28 Temmuz 2010 Çarşamba

ERİŞKİNLERDE BÖBREK KANSERİ


Erişkinlerdeki böbrek kanseri  ile çocuklardaki böbrek  kanseri mikroskopik açıdan da, klinik açıdan da birbirinden farklıdır.

Erişkinlerdeki böbrek kanseri bir adenokanserdir (Grawitz uru ya da berrak hücreli karsinom). Böbrek borucuklarının epitel hücrelerinden gelişir. Grawitz uru ya da böbrek adenokanseri çok yavaş gelişen, klinik açıdan uzun süre belirti vermeyen bir kanserdir. Kökeni ve ortaya çıkışını kolaylaştırıcı koşullar henüz bilinmemektedir.

TEŞHİS

Klinik belirtiler

Hastalığı açığa vuran belirtiler çok çeşitlidir. Böbrek kanserlerinin yüzde 70-75′i kan işemeyle kendini belli eder. Ama bu kanama, kendiliğinden kesilen ve yeniden oluşması oldukça uzun süren bir belirtidir. Kan işeme tamdır, bol miktardadır ve genellikle ağrısızdır. Çoğunlukla aralıklıdır ve kararsızdır; sidik torbası iltihabı, ağrılı işeme, günlük sidik hacminde değişme gibi sidikle ilgili başka hiç bir belirti kanamaya eşlik etmez. Ama bazı hastalarda pıhtılar böbrek sancısı nöbetine neden olurlar.
Kan işeme, başka hiç bir bozukluk yapmadan yıllarca tek başına gelişebilir. Ağrılı biçimlere,,ur büyük olmadıkça sık raslanmaz; çoğunlukla kan işemeyle birliktedirler. Ağrı, kanamaya göre daha geç belirir. Çoğunlukla hafif ve süreklidir. Yeri genellikle beldedir, ama belirsiz, yaygın ya da karında olabilir.

Bel bölgesinde bir urun ele gelmesi, hastaların ancak yüzde 5-6’sında teşhise yardımcı olur. Nispeten geç ortaya çıkan bir belirtidir. Ur üst kutba doğru geliştiği zaman kaburgaların altına girer ve elle yoklanabilmesi için, oldukça büyük olası gerekir. Alt kutup uru daha kolay farkedilir. Sert ve yumru yumrudur.

Böbrek uru çevresi toplardamarların kendiliklerinden yırtılmasına bağlı karın zarı arkası ivegen kanamaya ender raslanır; ama ciddi bir tabloya yolaçar. Şiddetli, apansızın başlayan ağrı, şok durumu, karın zarı uyarılması belirtileri ve iç kanama ile yansır. Hastaların yaklaşık üçte birinde, sidikle ilgili hiç bir belirti yoktur. Ama genel durum bozukluğu, ciddi bir yorgunluk, iştah azalması, belirgin zayıflama, kanın çökme hızı yüksekliği, ciddi bir hastalığı düşündürür.

Özellikle, açıklanamayan, uzun süreli, hiç bir enfeksiyona bağlı olmayan ve antibiyotiklere direnen bir ateş, önemli bir belirtidir. Böbrek kanserinin ateşli biçimlerine sık raslanır ve son derece ciddidir. Ateşin nedeni urun salgıladığı maddelerdir (ateş yükseltici); böbreğin çıkarılmasından sonra da ateşin sürmesi, bir yayılmanın (metastaz) belirtisidir.

Kan yuvarları artışına her zaman raslanmaz; ama genellikle kansızlığa neden olan öteki kanserlerin tersine, böbrek adenokanseri bazen alyuvar sayısı artışıyla kendini gösterir.

Hastaların yaklaşık yüzde 2’sinde tek başına atardamar yüksek basıncı vardır.

Kansere paralel olarak gelişen, ama urun etkinliğiyle hiç bir ilişkisi olmayan kansere benzer hastalıklarsa, günümüzde çok iyi incelenmiş oldukları için, bazen henüz pek gelişmemiş bir urun ortaya çıkarılmasına yardımcı olurlar.

Yalancı paratiroyit bezi büyümesine bağlı kan kalsiyum düzeyi yükselmesi ve biyolojik belirtiler, paratiroyit bezi iyicil urununkiyle aynıdır. Belirtiler özellikle sindirimle ilgilidir: Kabızlık; kusmalar.

Büyük karaciğerli karaciğer yetmezliğine, yalancı kan globülinleri bozukluğuna ve amiloyidoza daha az raslanır.

Tamamlayıcı muayeneler

Erişkinlerdeki böbrek kanserinin teşhisi röntgen filmlerinin yorumuna dayanır.

Hazırlıksız çekilen filmler, çoğunlukla bir kutupta, bazen böbreğin bütün çevresine yayılmış, hattâ yanlış teşhislere yolaçabilen kireçleşmeler (yıkılmış urlar) biçiminde yumru yumru bir böbrek gösterirler. Damar içine karşıt madde verilerek çekilen boşaltım sistemi filminde itilmiş ve sonra kanserle kaplanmış çanaklar görülür. Biçim bozukluğu, yer değişikliği ve kopmalara sık raslanır ve röntgen görüntüleri çok değişiktir: Yengeç kıskacı, solmuş çiçek, tersine dönmüş şemsiye, v.b. biçimleri.

Röntgen filminde böbreğin «sessiz» olmasına sık raslanır ve önemli bir anlamı vardın Süzme yapan böbreği bütünüyle ortadan kaldıran kanser; kan pıhtısı ya da kanser tomurcuğunun oluşturduğu havuzcuk içi engeli; böbrek toplardamarı tıkanması.

Göğüs filmi, akciğere yayılma olasılığını bir yana bırakmayı ya da ortaya çıkarmayı sağlar.

Böbrek atardamarı filmi, çok önemli inceleme öğeleri sağlar: Urun düzensiz olarak yeniden damarlanması; yıkılmış urlarda damarlanmamn azalması; böbrek kılıfını aşan ya da aşmayan yoğun ur; toplardamarların urla kaplanması (toplardamar dönüşünün yokluğu). Ana toplardamar filminde, böbrek toplardamarı tıkacının yaygınlığı saptanır.

Radyoizotop incelemesi ve damar içine karşıt madde verilerek çekilen lenf yolları filmi de bazen yararlı olur.

MAKROSKOPİK GÖRÜNÜM

Tek başına, tek yanlı ur, böbreğin bir kutbunda ya da içinde yerleşir; yuvarlak sert, kükürt sarısı rengindedir; yer yer kanama alanları ve doku ölümü bölgeleriyle kaplıdır.

İçinde bol miktarda damar bulunur.

Ur önce bağdokusundan yalancı bir kılıfla çevrilmiştir. Böylece normal böbrek dokusundan ayrılır ve böbreğe yayılmadan böbrek dokusunu iterek gelişir; çanakları iter, ezer ve kopartır. Aynı zamanda, böbrek çeperinin de biçimini bozar. Sonra ur, çevresindeki kılıfı yıkarak böbrek dokusu içinde yayılır.

Daha ileri bir evrede, ur böbrek kılıfını deler, böbrek çevresindeki yağlı doku içine yayılarak komşu organları (kalın barsak, dalak, pankreas) tehdit etmeye başlar.

Böbrek urlarında toplardamarlara yayılma son derece özeldir. Böbrek toplardamarları ve sağ yandaki alt ana toplardamar, en sık raslanan yayılma yerleridir.

Sol yanda ise, urun yayılmasıyla çoğunlukla sperma (meni) toplardamarı tıkanır.

Lenf yollarına yayılmaya sık raslanır, ama neden olduğu lenf düğümü büyümeleri genellikle ura yakın bölgelerde sınırlı kalır.

Boşaltım sisteminin öteki organlarına doğru yayılma, kuraldışı bir durumdur.

Uzak yayılmalar (metastaz) bedenin herhangi bir yerinde, evrimin herhangi bir döneminde gelişirler. Sık raslanan bu yayılmalar özel bazı nitelikler gösterirler; bazen hastalığı ortaya çıkarıcı belirtidirler; çoğunlukla tektirler ve genellikle fazla gelişmemişlerdir.

Hastaların çoğunda, uzak yayılma ura bağlıdır; yani urun evriminin yavaşlığını izler ve ana ur kaldırılınca, yayılma da durur.

Kemiklere yayılmalara sık raslanır. Akciğere yayılmalar, çok ender görülmelerine karşılık, en hızlı gelişenlerdir.

Böbrek epitel uru çok yavaş gelişen bir kanserdir. Yayılmaları da kendi gibi çok yavaş evrim gösterir.

Tedavi edildiği evreye göre, teşhisinden 5 yıl sonra yaşama oranı, yüzde 50′nin üstünde bir ortalamayla yüzde 75-yüzde 10 arasında değişir. Ama, urun çoğunlukla, başlangıcından çok sonra kesin klinik belirtiler verdiğini de gözönünde tutmak gerekir.

TEDAVİ

Böbrek kanserinin tedavisi her şeyden önce cerrahidir.

Hastaların ortalama yüzde 90′mda kanserli böbreğin ve böbrek yuvasının birlikte çıkarılmasına dayanır. Ameliyatta ölüm oranı çok düşüktür (yüzde 2 dolaylarında). Kanser iki yanlıysa ya da tek bir böbrek üstündeyse, ancak kısmi böbrek çıkarılması uygulanabilir. Kuşkusuz bu durumda sonuçlar daha az olumlu, ameliyatın tehlikesi de daha yüksektir.

Ameliyat edilemeyecek derecede yayılmış kanserlerde, ışın tedavisi uygulanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder