17 Ağustos 2010 Salı

Tiroit Kanseri Bitkisel Tedavisi

Bir çok kanser türleri alternatif tedavi yöntemleri ile başarılı sonuçlar vermektedir. Alternatif bitkisel guatr tiroid kanseri tedavisinde Türkiyede ve Dünyada en iyi sonucu veren XP TONIC SLS çalışmasıdır.

Tiroit Kanseri Belirtileri

Hastalar arasında en sık sorulan sorulardan biridir. Guatrlar büyüklük ve fonksiyonlarına göre birtakım şikayet ve belirtilere yol açar.

· Genelde basit diffüz guatr herhangi bir şikayete neden olmaz.

· Guatr hipotirodi veya hipertiroidi ile birlikte bulunursa bu hastalıkların belirtileri ortaya çıkar. Bu hastalıklarla ilgili daha önce geniş bilgi verilmiştir.

· Büyük ve nodüllü guatrlar, soluk veya yemek borusu üzerine olan baskı nedeniyle nefes darlığına veya yutma güçlüğüne neden olabilir. Ancak bu durum nörotik hastalarda görülen ve globus histerikus denilen boğazdaki sıkışma hissi ile karıştırılmamalıdır.

· Büyük guatrlar, ayrıca boyun toplardamarları üzerine baskı yaparak bu damarların genişlemesine neden olabilir.

· Tiroit glandı günlerce veya haftalarca yavaşça büyüyüp küçülmesi ve bazen ağrılı olması sessiz veya subakut tiroiditte görülür.

· Tiroidin ani olarak büyümesi, ağrılı ve hassas olması tiroit nodülü içine kanamada veya ani olarak büyüyen tiroit kanserlerinde görülür.

· Otoimmün guatrlarda simetrik veya asimetrik büyüme görülmesi tiroit lenfomasını düşündürür.

Tiroit Kanseri Tedavisi

Nodüllü guatrlarda tedavi nasıl yapılır?
Nodül mevcut olan hastalarda nodülün tek mi yoksa birden fazla mı olduğu araştırılır. Tek nodüllü vakalarda kanser olup olmadığı araştırılır. Tek nodüllü vakalarda kanser araştırılmasının nasıl yapıldığı aşağıda anlatılmıştır. Tecrübeli hekimler elle muayene sırasında nodülü teşhis edebilirler. Ancak bazı hastalarda sadece muayene ile nodül tanısı ve kaç nodül olduğunun tespiti zor olabilir. Bu durumda en iyi tanı yöntemi tecrübeli bir hekimin yapacağı ultrasonografidir.

Ultrasonografi, nodüllerin tespitinde kolaylıkla uygulanan ve hamilelerde bile herhangi bir zararı olmayan bir tanı yöntemidir. Ayrıca bu yöntem, Hashimoto tiroiditi ile multinodüler guatrı birbirinden kolaylıkla ayırabilmektedir. Özellikle kısa boyunlu hastalarda tiroit nodüllerinin tanısında elle muayeneden çok daha iyi sonuçlar verir.

Muayenede veya ultrasonografide nodül tespit edilmeyen vakalarda tiroit sintigrafisinin yapılması doğru değildir. Ancak ultrasonografide Hashimoto tiroiditi kuşkusu olan vakalarda tiroit antikorları yapılarak tanı kesinleştirilir.
Sıcak nodüllerde tedavi nasıl yapılır?
Nodüllü vakalarda öncelikle tiroit sintigrafisi yapılarak nodülün sıcak (hiperaktif) yoksa soğuk (hipoaktif ) olup olmadığı araştırılır. Sıcak nodüllerde tiroit hormonu tayini yapılarak hipertiroidi (Plummer Hastalığı) araştırılır ve buna göre tedavi edilir. Hipertiroidi göstermeyen sıcak nodüllü vakalar ise belirli aralıklarla takip edilir. Bu nodüllerin bazıları dejenerasyona uğrayarak semptom vermeyecek bazıları ise büyüyerek hipertiroidiye neden olacaktır. Özellikle 3 cm üzerindeki büyük nodüllerde ileride hipertiroidi olma olasılığı daha yüksektir.
Soliter nodüller nasıl değerlendirilir?
Özellikle soliter soğuk nodüllerde kanser olma olasılığı mevcut olduğundan iyice araştırılması gerekir. Normalde bir populasyonda %4-7 arasında tiroit nodülü mevcuttur. Bu nodüllerin ancak çok az bir kısmında kanser olduğundan her nodülün cerrahi olarak çıkarılması doğru değildir. Özellikle soliter nodüllerin değerlendirilmesi dikkat gerektirir.

Değerlendirilmede hastanın yaşı, boyun bölgesine radyasyon alıp almadığı, şikayetleri, cinsi ve aile hikayesi göz önünde bulundurulur.

· Buluğ çağından önce çocuklarda nodül oluşması veya çok yaşlılarda ani olarak nodulün ortaya çıkması tiroit kanserini akla getirir. Hodgkin hastalığı veya diğer nedenlerle boyun bölgesine radyoterapi uygulanan hastalarda nodül görülmesi daha dikkatli araştırmayı gerektirir.

· Ani olarak ses değişikliği oluşması ve yutma güçlüğü ortaya çıkması tiroit kanseri yayılışını düşündürür. Tiroit nodülünde ani olarak büyüme ve ağrı öncelikle kist içine kanama ve nadir olarak da tiroit kanseri belirtisidir.

· Erkeklerde tek nodülün görülmesi kanser kuşkusunu artırır.

· Ailede tiroit kanseri oluşu özellikle medüller tiroit kanseri olması tiroit kanser ihtimalini artırır.

Muayene bulguları oldukça önemlidir. Bazen sadece muayene ile kanser tanısı koymak mümkün olabilmektedir. Bu hastalarda nodül çok sert olarak ele gelir, etraf dokuya yapışıktır ve aynı bölgede metastaza bağlı olarak ele lenf bezi gelir. Ancak her lenf bezi şişkinliğinde kanser metastazı tanısı koymak mümkün değildir. Çünkü lenf bezi şişkinliği enfeksiyon sonucu da ortaya çıkabilmektedir.

Çok sayıda nodül olanlarda kanser olma ihtimali az olmasına rağmen özellikle nodüller arasında büyük nodül varsa (dominant nodül) bu nodül de soliter (tek) nodüller gibi kanser açısından incelenmesi gerekir.

Muayeneden sonra nodüllerin incelenmesinde:

· Tiroit ultrasonografisi: Nodüllerin sayısı ve büyüklüğü hakkında bilgi verir. İyi ve kötü huylu nodüllerin ayırıcı tanısında kullanılmaz.

· Tiroit sintigrafisi: Nodüllerin soğuk mu, sıcak mı olduğunu gösterir. İyi ve kötü huylu tümörleri ayıramaz.

· Tiroit biyokimyası

o Tiroit hormonları (Nodülün fonksiyonunu gösterir)

o Kalsitonin (medüller tiroit kanserinin belirtisidir)

o Tiroit antikorları (Hashimoto tiroiditi tanısı için gereklidir)

· İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB): Nodülün habis mi selim mi olduğunu gösterir. Bu konuda daha önce bilgi verilmiştir (Bak. İİAB).
Soğuk nodüllerde tedavi nasıl uygulanır?
· Soğuk nodüllerin çoğu selim olduğundan ancak ince iğne aspirasyon biyopsisinde habis veya şüpheli hücre görülmesi durumunda operasyon uygulanır.

· Biyopside selim hücre görülmesi operasyonu gerektirmez. Bu hastalarda levotiroksin tedavisi uygulanır ve belirli aralıklarla takip edilir.

· Levotiroksin (tefor, levotiron) nodüllerin büyümesini ve çoğalmasını önleyen sentetik T4 hormonudur.

· Tedavi altındaki nodüller ultrasonografik ve klinik olarak takip edilir. Tedavi altındaki nodüllerin çok azı küçülür veya büyür, çoğu ise aynı büyüklüğü muhafaza eder.

· Şüphe durumunda bir yıl içinde bir kez daha iğne biyopsisi yapılarak nodül kontrol edilir. Selim sonuç alınması durumunda biyopsi ancak nodülün büyümesi durumunda tekrarlanır.

· Tiroit kistlerinde ince iğne aspirasyonu ile sıvı tamamen boşaltılır. Sıvı boşaltıldıktan sonra kist tamamen ortadan kalkabilir. Bazı kistler boşaltıldıktan bir müddet sonra tekrar dolar. Bu kistlerde tiroit kanseri olma ihtimali çok az olmasına rağmen (%3) operasyon tavsiye edilir.

· Miks nodüllerde (yarı kist ve yarı solid) sonuç selim gelmesi durumunda kanser olma ihtimali daha yüksek (%10) olduğundan cerrahi operasyon hastanın kararına da bağlı olarak uygulanabilir.

Tiroit Kanseri Nedenleri

Hastaların en sık soruduğu sorular arasındadır. Guatr oluşmasının çok nedenleri mevcuttur. Bu nedenlere göre guatrlar iki gruba ayrılabilir.

· Endemik guatr

· Sporadik guatr

Endemik guatr nedir? Sebepleri nelerdir?
Bir yerleşim bölgesinde 6-12 yaş grubundaki çocuklarda yüzde 5’den daha fazla guatr vakası varsa bu yerleşim bölgesine endemik guatr bölgesi denir. Dünyada ve memleketimizde çok sayıda endemik guatr bölgesi mevcuttur (mesela Alpler ve Karadeniz bölgesi). Bu bölgelerde guatr oluşumuna neden olan değişik etkenler mevcuttur. Bunlar içerisin de en sık görülen neden iyot eksikliğidir. Ancak bazı bölgelerde iyot eksikliği olmadığı halde veya iyot fazlalığı olmasına rağmen yine endemik olarak guatr görülebilmektedir. Bazı bölgelerde ise iyot eksikliğime rağmen endemik guatr görülmemektedir.Bu durum iyot yetersizliğinden başka endemik guatr neden olan başka faktörlerin de olduğunu göstermektedir. Bunlar:

· İyot eksikliği

· Yiyeceker içinde bulunan guatrojen maddeler (tiyosiyanat ve isotiyosiyanat, bunlar iyodun tiroit içerisindeki transportunu ve hormon haline dönüşmesini engeller)

. Kimyasal maddeler (thiocynate)

. Bazı ilaçlar (lithium)

. Bazı mikroplar (eschericia coli, gram negatif bakteriler...)
Endemik guatra neden olan iyot eksikliği ve diğer maddeler nasıl etki eder?
Daha önce de belirtildiği gibi günlük iyot ihtiyacı ortalama 150mgm civarındadır. Yenilen ve içilen gıdalarda iyodun 50mgm altına düşmesi hormon üretimini azaltacak ve bu da hipofizde salgılanan TSH miktarını artıracaktır. TSH miktarının artması ise tiroit hücrelerinin uyarılmasına ve dolayısıyla çoğalmasına yani guatra neden olacaktır.

Bazı bölgelerde iyot eksikliği olmamasına rağmen endemik guatra rastlanmaktadır. Bu bölgelerde guatrojen denilen bazı maddelerin alınması ile guatr oluşur. Mesela Karadeniz bölgesinde çok tüketilen karalahana bunlardan biridir. Karalahana içinde thioglucoside denilen bir madde mevcuttur. Bu madde vücutta thiocyanate ve isothiocyanete’a ayrılarak tiroit hormon yapımını engeller. Bazı patates ve fasulye türleri cynaoglucoside içermekte ve daha sonra vücutta thiocynata dönerek iyodun tiroiddeki tutulumunu önleyerek hormon oluşumunu azaltmaktadır. İyot eksikliğinde olduğu gibi burda da TSH hormonu tiroidi uyararak guatra neden olur. Dünyada şimdiye kadar birçok maddenin ve bakterinin endemik guatra neden olduğu gösterilmiştir.
Sporadik guatrın sebepleri nelerdir?
Bir yerleşim bölgesinde %10’dan daha düşük guatra rastlanırsa bu bölgede oluşan guatrlara sporadik guatr denir. Sporadik guatr nedenleri şunlardır:

· Büyüme faktörleri

· Enzim bozuklukları

· Tümörler

· Enflamasyon/enfeksiyon

· Kist oluşumu

· Kanama

· Antitiroit ilaç kullanımı
Büyüme faktörleri nelerdir?
Genel olarak tiroidin büyümesine yani guatra 3 faktör etki eder.

· TSH (tiroidi uyaran hormon)

· TRab (tirotiropin reseptör antikoru)

· HCG (human chorionic gonadotropin hormonu)
TSH’nın guatr oluşumundaki etkisi nedir?
TSH hipofiz bezinde salgılanan ve tiroit hormonlarının tiroitteki sentezi ve salgısı üzerine etki eden bir hormondur. Bu hormonunun tiroit glandını uyarması sonucu tiroit hücreleri kanda bulunan iyodu alarak tiroid hormonu üretilmesinde kullanır. İyot, hücre içerinde bulunan ve tirosin denilen bir madde ile değişik fermentler yardımı ile birleşerek tiroit hormonları (T3 ve T4) üretilir. Üretilen hormonlar folliküller içerisinde depolanarak vücudun ihtiyacına göre kana verilir. Yeterli miktarda üretilen tiroit hormonları TSH’nın hipofizdeki salgılanmasını durdurur. Herhangi bir nedenle tiroit hormon üretimi yetersiz duruma düşerse (örneğin iyot eksikliği veya ferment bozukluklarında) TSH salgısı baskı altına alınamayacağından tiroit glandı devamlı TSH uyarısı altına girer. TSH’nın devamlı surette tiroit glandını uyarması tiroit hücrelerinin büyümesine dolayısıyla guatr oluşumuna neden olur.

Tiroit (Guatr) Kanseri

Tiroit Kanseri, Nedenleri, Belirtileri, Tedavisi, Bitkisel 
TedaviTıbben, genel anlamda, tiroid'in büyümesine guatr denilir. Halbuki halk arasında bütün tiroid hastalıklarına "guatr" denmektedir. Bir çok guatr türü vardır.
GUATR'IN TÜRLERİ Tiroid bezesinin gereğinden daha fazla hormon salgıladığı guatr türüne “zehirli guatr” denir. Halk arasında bu tür guatra " guatr" da denilmektedir. Hormon düzeyi normal olan nodülsüz guatr türüne “basit guatr” denir. İçinde nodül bulunan guatr’a “nodüllü guatr” diyoruz. Nodül, tiroid'de bulunmaması gereken yumru veya kitledir. Nodüllü guatr, "tek nodüllü" veya "çok nodüllü" guatr olarak ikiye ayrılabilir. Nodüller; "soğuk", "ılık" ve "sıcak" olarak 3 gruba ayrılır.
İÇ GUATR - DIŞ GUATR Halk arasında yaygın olarak kullanılmasına rağmen tıbbi tanımlamada iç guatr veya dış guatr deyimlerini kullanmıyoruz.
Tiroid, bir hastalık ismi değildir. Tiroid, herkeste bulunan bir organdır. Hormon üretir ve kanımıza verir. Bu hormon ise vücudumuz için hayati öneme sahiptir. Ömür boyunca bu hormona ihtiyaç duyarız. Bu hormonun adı "tiroksin" dir. Tiroksin, vücudumuzda T3 ve T4 şeklinde bulunur.
Bu hormondan başka, halk arasında daha az bilinen diğer bir hormon daha tiroid tarafından üretilir. Bu hormona "kalsitonin" deriz. Kemik metabolizması ile ilgilidir.
Tiroid'e, "tiroid bezesi, tiroid guddesi" de denir. "Tiroid" ile "tiroit" aynı anlama gelir. Türk Dil Kurumu, "tiroit" kelimesini tercih ederken günlük kullanımda "tiroid" daha çok tercih edilen kelimedir.
Tiroid, boğazımızda ön tarafta, adem elması ismi verilen çıkıntının hemen altında yerleşmiştir. Karşıdan görünümü "U" harfine benzer. Kelebeğe benzeten de vardır ama biz bu benzetmeye pek katılmıyoruz.
Tiroid'in sağ ve solunda  kalpten  temiz kanı beyine taşıyan şah damarı olarak isimlendirdiğimiz ana atardamarlarımız ve bununların dış tarafında da beyinden kullanılmış kanı kalbe getiren toplar damarlarımız vardır.
Tiroid'in altından, sağından ve solundan ses tellerini hareket ettiren sinirler ve onların dalları geçer. Bu sinirler, sağ ve sol olmak üzere 2 tanedir. Bu sinirlerin yerleşimi ve dallanması kişisel değişiklikler gösterir. O nedenle ameliyat sırasında cerrahı yanıltabilir. Bu sinirler çok önemlidir. Eğer bu sinirler ameliyatta zarar görürse veya tiroid kanseri tarafından sarılırsa ses kısıklığı ve ses kaybı olabilir.
Tiroid'in arka iç yüzüne gömülü ve yapışık, 4 tane, mercimek tanesi büyüklüğünde, kalsiyum bezesi (paratiroid bezeleri) vardır. Bu kalsiyum bezelerinin sayısı 1 ile 6 arasında değişebilir. Tiroid'in ameliyatlarında, kaçınılmaz olarak, bu kalsiyum bezelerinin de biri veya birkaçı veya hepsi çıkarılıp alınabilir. Bu durumda hastanın ömür boyunca kalsiyum ve destekleyici başka ilaçlar da kullanması gerekir. Aksi halde, ameliyat sonrasında kemik erimesi hızlanır. Zaten, ameliyatla bu kalsiyum bezeleri alınmasa dahi tiroid hastalıklarının bir çoğu ve hatta tiroid ilaçlarının kendisi kemiklerde erime yapabilir.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Kanser çeşitleri

Akciğer Kanseri Nedir                                
Akciğer kanserinin belirtileri belirtileri üşüme,bronşit, ve diğer solunum hastalıklarından rahatsız bir insanın şikayetleri ile aynıdır. Akciğer kanseri daha ziyade 50 70 yaşlarında görülmektedir. Diğer taraftan sosyoekonomik yaşantıları düşük gruplarda akciğer kanseri daha sık görülmektedir. Bunun nedeni sigara içme oranının bu gruplarda daha fazla olmasına, içilen sigaranın filtresiz, yüksek katranlı ve nikotinli olması gibi sebeplere bağlanmaktadır. Akciğer kanserinin diğer hastalıklara göre ölüm oranı daha fazladır. Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak oranlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir. Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre iki ana guruba ayrılır. 1. Küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri 2. Küçük hücreli-dışı akciğer kanseri. Bunlar mikroskop altında izlenen kanserli hücrenin görüntüsüne göre ayrılır.

 
KÜÇÜK HÜCRELİ-DIŞI AKCİĞER KANSERİ
Tüm akciğer kanserlerinin %75’ini oluşturur. Yassı epitel hücreli, büyük hücreli ve adeno kanser olarak üç gruptan oluşur.

KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ
Daha nadir görülen bu tür, oldukça hızlı seyirlidir ve tanı konduğu zaman çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış olarak karşımıza çıkar

KARACİĞER KANSERİ
karaciğer kanseri iki türdür. Birincisi primer dediğimiz ana kanserdir. Yani kanser esas ve ilk olarak karaciğerde başlamıştır. İkincisi ise, kanser vücudun başka bir yerinde başlamış sonradan o kanserin hücresi kan yoluyla gelerek karaciğerde yavrulaşması sonucu ortaya çıkmasıdır. Buna da seconder veya metastatik karaciğer kanseri denir. Karaciğer sirozu, karaciğer iltihaplanmaları, beslenme bozuklukları, alkol alışkanlıkları karaciğer kanserine sebep olmaktadır. Karaciğer kanserlerinde karaciğer ve mide bölgelerinde ağrı ve karaciğerde büyüme en sık görülen belirtilerdendir.

GIRTLAK KANSERİ
Gırtlak kanserinin ilk belirtisi ses kısıklığıdır. Gırtlak kanseri sigara kullananlarda daha fazla görülmektedir.

LÖSEMİ KAN KANSERİ
Lösemi lökositlerin anormal bir şekilde çoğalması, gerek bulunduğu gerekse çevresindeki hücreleri parçalaması sonucu oluşur. Ayrıca radyasyon ve röntgen ışınları da insanlarda lösemiye sebep olmaktadır. Lösemi iki gruba ayrılır; Akut (hızlı gelişen) lösemiler, kronik (yavaş gelişen) lösemilerdir. Akut lösemilerin büyük bir kısmında hastalık uzun sürmekte ve ölüm oranı yüksektir. Kronik lösemilerde ise hastalık daha uzun sürmekte ve ölüm oranı nispeten daha azdır.

DERİ KANSERİ
Cilt kanseri sık görülen kanserlendendir. Uzun süre kuvvetli güneş ve ulturavıole ışınlarının etkisi başlıca sebepleridir. Daha çok çiftçi ve gemici gibi açık havada güneş altında çalışanlarda görülür. Güneş ışının yanı sıra bazı kimyasal karsinojen maddelerin imalatında çalışanlarda da deri kanseri görülmektedir. Diğer kanserlere oranla çok daha sık görülmesine rağmen cilt kanserinde ölüm çok nadirdir. Cilt kanserinin teşhisi diğer kanserlere göre nispeten daha kolaydır. Vücudun görülebilen ve yüzeysel bir yerinde meydana geldiği için teşhis edilebilmektedir

MEME KANSERİ
Memede oluşan habis (kötü huylu) tümörlerdir. Kontrol edilemeyen hücre oluşumunun sonucudur. Diğer organlara sıçrama olasılığı vardır. Kanser hücreleri diğerlerine oranla daha çabuk büyür. Habis bir tümör mamografide görmenize veya, göğsünüzde elinizle hissedecek hale gelene dek beşle yirmi yıl arasında bir süre geçebilir.Amerikan Kanser Derneğine göre en çok rastlanan belirti memede bir yumru veya, sertleşmedir. Diğer belirtiler, memelerin dış hatlarında değişiklik, örneğin bir göğsün diğerinden şişkin olması gibi, meme derisinde düzleşme veya çukurlaşma, kırmızılık veya, portakal kabuğuna benzer pütürlü bir görünüştür. Meme başları geri çekilebilir, memeden bir akıntı gelebilir. Bu belirtilerle karşılaştığınızda hiç zaman kaybetmeden doktorunuza başvurmalısınız. Hâlâ adet görüyorsanız, şişme veya, hassasiyet aylık kanamalara bağlı olabilir. Bu da doğaldır. Ancak, ne olursa olsun bu değişikliklerden doktorunuza bahsetmelisiniz

MİDE KANSERİ
Mide kanseri genellikle 45-60 yaşlarında görülmektedir. Erkeklerde kadınlara nazaran bir kat daha fazla görülmektedir. Mide kanserinin en önemli sebebi beslenmedir. Yiyecekler içinde bulunan çeşitli kansorejenler, pişirme şekilleri, yiyecekler ve içeceklerin çok sıcak veya çok soğuk içilip yenilmesidir. Ayrıca mide ülseri ,gastrit gibi hastalıklar da mide kanserine zemin hazırlarlar. Mide kanserinin belirtileri ;hazım güçlüğü,şişkinlik,dalgınlık hissi, bulantı, kusma, mide kanamasıdır.

RAHİM KANSERİ
Çoğunlukla rahim boynunda ve vajinanın başlangıç kısmında meydana gelen bir hastalıktır. Çok düşük yapan veya çok doğuran kadınlarda daha fazla görülür. Tıp dilinde uterus kanseri denir. Vajinadan kan veya fena kokulu akıntı gelir. Böyle durumlarda, vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir.

GÖZ KANSERİ
Görme duyusunun alıcı organı gözbebeğidir. Göz kapakları, gözyaşı bezi ve kaşı kanserleri de vardır. En önemlisi gözbebeğidir. Gözbebeği kanseri iki tiptir: Biri daha ziyade çocuklarda ,diğeri ise yaşlılarda görülür. Çocuklarda görülen teşhisin uzman doktor tarafından özel alet muayenesi ile sağlanır.

KANSER SEBEPLERİ VE KANSERİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİ
Yaşın Kanserle İlgisi Var mı?
Kanser her yaşta görülebilir, fakat genelde orta ve ileri yaş hastalığıdır. 6-16 yaş arasındaki insanların habis urlara karşı bir bağışıklığı bulunmaktadır. Bununla beraber bu yaşlarda tek tük bu vakalara rastlanmaktadır. Çocuklarda görülen bazı kanser vakalarının sebebi annenin gebelik döneminde kullandığı ilaçlardır. Kanser Açısından Irk veya Nesil Bazı tür kanserle bazı ırklarda, diğerlerine göre daha fazla görülmektedir. Örneğin mide kanseri en çok Japonlarda akciğer kanseri en çok İngiltere’de lösemi en çok Musevilerde görülmektedir. Bu farklar jenetik ve çevre faktörlerinden, alışıla gelmiş adetlerden kaynaklanmaktadır.

Kanser İrsi Bir Hastalık mıdır?
Kanserin irsi bir hastalık olup olmadığı hakkında halen kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Tecrübe hayvanlarında bazı tür kanserlerin irsi olduğu kanıtlanmıştır. İnsanlarda ise sayılı bir iki tür kanserin Mendel Kanuna göre çocuğa geçtiği görülmüştür. Bugün için kanserin irisi bir hastalık olup olmadığını ve ayrıca temasla bir insandan diğerine geçmediğini söyleyebilir. Virüsler ve Parazitler Virüsler kan kanseri, gırtlak kanseri, lenf bezi kanserine sebep olmaktadır. Virüsler; çeşitli karsinojenler ve diğer faktörlerle beraber bulunmaları birbirlerinin etkilerini arttırarak kanser sebep olabilmektedirler. Ayrıca, parazitlerin bulundukları organlarda meydana getirdikleri tahripler kanser hastalığına zemin hazırlamaktadır.

KANSERİN ÖN BELİRTİLERİ
Siğil ve benlerde görülen değişmeler, hızla büyümeler, İyileşmeyen ve kapanmayan yaralar, Sürekli hazımsızlık ve yutkunma zorluğu, Sürekli ses kısıklığı ve sebepsiz öksürükler, Vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen şişlik ve sertlikler, Nedeni belli olmayan zayıflamalar, Ruhi veya bedeni düşkünlük hali, sebepsiz yorğunluk.

EN SIK GÖRÜLEN KANSER TİPLERİ
Meme kanseri Akciğer kanseri Prostat kanseri Mide kanseri Kalın barsak kanseri Rahim ağzı kanser Beyin içinde büyüyen tümörler iyi huylu (benign) ve kötü huylu (malign) olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Kötü huylu beyin tümörleri çevre dokuları harap eden ve çoğalması tekrar edici tipte hücrelerden oluşuyor. Beyin dışında gelişen kötü huylu tümörlerin bir özelliği de, vücudun diğer bölümlerine yayılmaları. Buna tıp dilinde metastaz deniliyor. Ancak bazen hücre tipi olarak iyi huylu da olsalar, beynin son derece yaşamsal alanlarında büyüdüklerinde kötü huylu olarak nitelendiyorlar. Kötü huylu beyin tümörleri vücudun diğer bölgelerine yayılmamakla birlikte, beynin veya omuriliğin uzak bölümlerine yayılabiliyor. Tümörler beynin kendi hücrelerinden oluşursa primer beyin beyin tümörleri adı veriliyor. Vücudun diğer sistemlerinde gelişen tümörler ise beyne sıçrayarak (metastaz) tümör oluşturduklarında metastatik beyin tümörlerinden söz ediliyor.

Beyin tümörlerinin gelişme nedeni bilinmiyor
Çevresel etkenler, kalıtsal özellikler ve viral nedenler ile değer olasılıklar araştırılıyor. Büyük nüfus topluluklarında yapılan araştırmalarda birincil beyin tümörlerinin her yıl, her yüz bin bireyden 9’unda geliştiği saptanmış. Vücudun diğer sistemlerinden beyne sıçrayan (metastatik) tümörler de aynı orana sahip.

Kanserin Nedenleri
Kanser kesin . sebebi henüz kesin olarak bilinmemektedir. Kanser hastalığ .ı için iki grup risk faktörü vardır. Kanser için risk faktörleri yaşam şekillerine. yaşa. cinsiyete ve aile öykülerine bağlı olarak değişir. Bir başka risk grubu ise çevresel faktörlerdir. Sigara alkol kullanımı.Uzun süre ve tehlikeli saatlerde güneş altında kalma.
Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma.Bazı kimyasal maddeler (katran. benzin. boya maddeleri. asbest v.b.Bazı virüsler Hava kirliliği Radyasyona maruz kalma. Kötü beslenme alışkanlığı

Karaciğer kanseri

Karaciğer kanseri nedir
Karaciğerin kendi hücresinden kaynaklanan kötü huylu (habis) tümörlere primer (birincil) karaciğer kanseri diyoruz. Karaciğerin kendi hücrelerinden çıktığı için hepatosellüler (karaciğer hücreli) karsinom adı ile anılır. En sık görülen ve en ölümcül tümörlerden biridir.karaciğer kanseri iki türdür. Birincisi primer dediğimiz ana kanserdir. Yani kanser esas ve ilk olarak karaciğerde başlamıştır. İkincisi ise, kanser vücudun başka bir yerinde başlamış sonradan o kanserin hücresi kan yoluyla gelerek karaciğerde yavrulaşması sonucu ortaya çıkmasıdır. Buna da seconder veya metastatik karaciğer kanseri denir. Karaciğer sirozu, karaciğer iltihaplanmaları, beslenme bozuklukları, alkol alışkanlıkları karaciğer kanserine sebep olmaktadır. Karaciğer kanserlerinde karaciğer ve mide bölgelerinde ağrı ve karaciğerde büyüme en sık görülen belirtilerdendir.
 
Primer Karaciğer Kanseri
Karaciğerin primer (kendine has) malign (kötü huylu) tümörleri, bir başka deyişle kanserleri şunlardır: Hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiosellüler karsinom, hepatokolanjiokarsinom, hepatoblastom, anjiosarkom, epiteloid hemanjioepitelioma ve diğer sarkomlar (leiomyosarkom, rabdomyosarkom, indiferansiye embriyonel sarkom) Karaciğer kanserlerinin tümüne yakınını hepatosellüler karsinom (HSK) ve intrahepatik kolanjiosellüler karsinom oluşturur

Hepatosellüler Karsinom (HSK)
Karaciğerin en sık (%75) rastlanan primer tümörüdür Diğer adı hepatomadır Erkeklerde kadınlardan 5 misli daha fazla görülür En sık 40-60 yaşlardadır Kısacası en fazla orta yaş erkeklerde görülür Dünyada en fazla Güneydoğu Asya ve Güney Afrika’da görülür ABD’de ise seyrektir; tüm kanserlerin ancak %2,5’udur
Etyolojisi bilinmemektedir Ancak HSK için bazı risk faktörleri mevcuttur: Siroz HSK’li olguların büyük çoğunluğunda (%75-95’inde) risk faktörüdür Hepatit B enfeksiyonu siroza neden olarak dünyadaki en önemli HSK sebebidir Hepatit B enfeksiyonu olanlarda olmayanlara göre 20-200 kat daha fazla HSK oluşur Ayrıca siroz yapan bütün hastalıklar, hepatit C enfeksiyonu, alkol kullanımı, vs hastalıklar HSK’a yol açabilir
Postnekrotik sirozlar, alkolik sirozlar, hemokromatosis, alfa-1-antitripsin eksikliğinde kanser olma riski yüksektir Primer bilier siroz, kardiak siroz, Wilson hastalığında da orta derecede risk vardır Aspergillus flavus adlı mantar tarafından üretiien Aflatoksin ile kontamine olmuş tahıl ve yer fıstığı yeme sonucu Aflatoksin alınmasıyla HSK gelişme riski vardır Uzun süreli androjen kullanımında da HSK sıktır Şistozomiazis ve klonorşiazis denen parazit hastalıklarının sık görülmesi de risk faktörüdür
Klinik bulguları: Hepatomegali (karaciğer büyümesi) Karaciğer üzerinde üfürüm ve frotman olması Assit (karında sıvı birikmesi) Assit hastaların yarısında kanlıdır Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı (her 3 hastadan birinde) Sirozu olan stabil bir hastada kliniğin aniden bozulması ve ALP artışı Karında kitle olması ve karında sağ üst kadranda ağrı ise karaciğer kanserinde en sık doktora başvurma sebepleridir
Tanı : ALP (alkalen fosfataz) belirgin ölçüde artar Transaminazlar ise (SGOT ve SGPT) hafif artar AFP (alfa feto protein) artar Galyum sintigrafisi (fokal dolma defekti olur) Ultrason ile kitle görülebilir, portal vene kitlenin invazyonu gösterilir BT’de (bilgisayarlı tomografi) kitle görülür Anjiografide hipervasküler ve tümör kızarıklığı gösteren kitle görülür Karaciğer biyopsisi yapılarak kesin teşhis konur
Metastaz : % 50 olguda metastaz (tümörün başka bir dokuya yayılması) olur En çok hiler lenf ganglionlarına ve akciğere metastaz yapar

İntrahepatik kolanjiosellüler karsinom
Karaciğer içi safra kanallarının kanseridir Karaciğer içi safra kanallarının herhangi bir yerinde oluşabilir Karaciğerin hilusu veya periferik kısımlarında gelişebilir Karaciğer primer tümörlerinin % 8-25’ini oluşturur
Etyoloji : Nedeni büyük ölçüde bilinmemektedir Hastaların % 10’unda tümör şu etmenlerle ilişkilidir: Kronik ülseratif kolit (tipik olarak primer sklerozan kolanjit ile birlikte oluşur), Caroli hastalığı (idiopatik intrahepatik safra kanalları genişlemesi), konjenital hepatik fibrozis, klonorşiazis, opistorşiazis, hemokromatozis, thorotrast uygulanması, vs Bu tip kanserlilerin %10’unda siroz vardır Ancak intrahepatik kolanjiokarsinom’un Hepatit B ile hiçbir ilişkisi yoktur
Klinik bulguları : Karın ağrısı, halsizlik, ateş ve kilo kaybı olur Tipik olarak 50-70 yaşlarında görülür
Tanı : Ultrason, BT, ALP artışı ve biopsi (patolojik tanı)
Metastaz : % 75 olguda metastaz olur En çok lenf ganglionlarına, periton yüzeylerine ve akciğere metastaz yapar

Hepatokolanjiokarsinom
Bu tümörler hepatosellüler ve safra kanalı farklılaşması gösterir Karaciğer primer tümörlerinin %5 ’inden azını oluşturur HSK’a benzer belirtiler olur

Hepatoblastom
Çok nadirdir Çocuklarda en sık görülen karaciğer primer tümörüdürGenellikle 3 yaşından önce oluşur Erkeklerde kızlardan 2 misli daha fazladır Doğuştan anomaliler ve hemidistrofi ile ilişkilidir
En sık belirtiler (hepatomegali nedeniyle) karında kitle, büyüme geriliği ve kusmadır Serum AFP değeri olguların %85’inde yükselir ve oldukça yüksek değerlere ulaşır
Hepatoblastom soliter, iyi sınırlı, grimsi esmer renkte bir kitle şeklinde görülür Değişik şekillerde olabilir Ortalama lezyon çapı 10 cm dir Bazen 20 cm ye kadar olabilir Nekroz ve kanama sıktır Siroz oldukça enderdir
Olguların yarısında metastaz olur Metastazları genellikle hiler lenf ganglionlarına ve akciğere yapar

Anjiosarkom
Genel anlamda karaciğer sarkomu enderdir Karaciğer sarkomunun en sık görüleni ise anjiosarkomdur Tipik olarak 50-70 yaşlarındaki erkeklerde görülür
Etyoloji : Vinil klorid, arsenik ve Thorotrast (artık kullanılmayan bir radyolojik kontrast madde), anabolik steroid kullanımı ile yakın ilişkilidir Tümör, bu maddelere maruz kalmadan 10-25 yıl sonra ortaya çıkar
Klinik bulgular : Karın ağrısı, halsizlik, kilo kaybı, karında kitle bu hastaların en çok başvuru sebebidir Hematolojik bozukluklar (anemi, DIC vs) sıktır
Tanı : Ultrason ve BT’de kitlenin görülmesi, ALP atışı, anjiografide defektin gösterilmesi ile tanı konur Kesin tanı için gerekli olan biyopsi açık yöntemlerle alınır Zira kapalı karaciğer biyopsisi sonrası öldürücü kanama olabilir
Patolojik bulgular : Olguların %75’inde çok sayıda tümör odağı karaciğerin her iki lobunu tutar Odaklar tek tek, süngerimsi yapıda ve kanamalıdır; büyüklükleri farklıdır
Metastaz : Olguların %60’ında metastaz olur

Epiteloid hemanjioendotelyoma
Ender görülen bu tümörün etyolojisi bilinmemektedir Kadınlarda erkeklerden daha fazladır Prognozu biraz daha iyidir; 5 yıllık survi (sağkalım) %30’dur Yakın geçmişe kadar yapısı nedeniyle yanlışlıkla kolanjiokarsinom olarak tanı konulurdu

Diğer sarkomlar
Leiomyosarkom ve rabdomyosarkom gibi çeşitleri vardır Oldukça enderdir Bunlardan indiferansiye (embriyonel) sarkom erişkinlerde ender görülür ama çocuklardaki karaciğer tümörlerinin ancak %10’unu teşgil eder
Karaciğer kanseri gelişimi açısından risk faktörleri nelerdir
Hepatit B virüsü enfeksiyonları
Hepatit C virüsü enfeksiyonları
Hepatit D virüsü enfeksiyonları
Aflatoksin (aspergillus flavus zehiri)
Sirozlar
Genetik. konjenital,metabolik hastalıklar
Hemakromatozis, Wilson, Glikojen depo hastalığı
Kimyasallar; Nitritler, hidrokarbonlar, solventler
(Belki de büyük olasılıkla multifaktöryel!)

Karaciğer kanserinin bulguları nelerdir
Karaciğer kanserinin erken çok özgün bir bulgusu yoktur. O nedenle de tanı konduğunda kanser genellikle büyük boyutlara erişmiş olarak bulunur. Sıklıkla, kilo kaybı, iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, sarılık, karında sıvı toplanması gibi bulgular görülür. Bazen karın sağ üst tarafında ağrı dolgunluk hissi olabilir. Kanserin zemininde genellikle kronik bir karaciğer rahatsızlığı (örneğin: siroz) bulunduğundan ve bu hastalıklar da genellikle benzer bulgular verdiğinden olay karışabilir.

Tanıda geç kalmamak için ne yapmak lazım
Karaciğer kanseri büyük boyutlara varmadan özgün şikayetlere neden olmaz. Olan şikayetler de genellikle diğer hastalıklar ile karışır. Bu nedenle, erken tanının temel şartı bu konuda deneyimli bir doktorun şüpheciliğidir. Doktorunuz, hele yukarıdaki risk faktörlerinden birine sahipseniz, böyle bir risk altında olduğunuzu bilmeli, sizi bu konuda uyarmalı ve zaman zaman böyle bir gelişim açısından gerekli tetkik ve görüntülemeleri yaptırmalıdır.